Turkish sentences from Tatoeba 17

 0    1000 fiche    aleksandra.eska
laste ned mp3 Skriv ut spille sjekk deg selv
 
spørsmålet svaret
Tom did it very carefully.
begynn å lære
Tom onu çok dikkatli yaptı.
Tom did the best he could do.
begynn å lære
Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
Tom did what he had to do.
begynn å lære
Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
Tom didn't agree to do it.
begynn å lære
Tom onu yapmayı kabul etmedi.
Tom didn't know that song.
begynn å lære
Tom o şarkıyı bilmiyordu.
Tom didn't recognize Mary.
begynn å lære
Tom Mary'yi tanımadı.
Tom died at the age of 97.
begynn å lære
Tom 97 yaşında öldü.
Tom died in a plane crash.
begynn å lære
Tom bir uçak kazasında öldü.
Tom died in his seventies.
begynn å lære
Tom yetmişli yaşlarında öldü.
Tom dislikes noisy cities.
begynn å lære
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
Tom doesn't eat breakfast.
begynn å lære
Tom kahvaltı yapmaz.
Tom doesn't have a choice.
begynn å lære
Tom'un bir seçimi yok.
Tom doesn't have a sister.
begynn å lære
Tom'un bir kız kardeşi yok.
Tom doesn't have any cash.
begynn å lære
Tom'un hiç nakiti yok.
Tom doesn't know I'm here.
begynn å lære
Tom burada olduğumu bilmiyor.
Tom doesn't know who I am.
begynn å lære
Tom kim olduğumu bilmiyor.
Tom doesn't like hot food.
begynn å lære
Tom sıcak yiyeceği sevmiyor.
Tom doesn't like studying.
begynn å lære
Tom eğitim yapmayı sevmiyor.
Tom doesn't need to hurry.
begynn å lære
Tom'un acele etmesine gerek yoktur.
Tom doesn't smoke anymore.
begynn å lære
Tom artık sigara içmiyor.
Tom doesn't speak to Mary.
begynn å lære
Tom Mary ile konuşmuyor.
Tom doesn't use sunscreen.
begynn å lære
Tom güneş kremi kullanmaz.
Tom drank a cup of coffee.
begynn å lære
Tom bir fincan kahve içti.
Tom drew his gun and shot.
begynn å lære
Tom silahını çekti ve ateş etti.
Tom dropped out of school.
begynn å lære
Tom okulu bıraktı.
Tom enjoys reading novels.
begynn å lære
Tom roman okumayı sever.
Tom even likes cold pizza.
begynn å lære
Tom soğuk pizza bile seviyor.
Tom expected Mary to come.
begynn å lære
Tom Mary'nin gelmesini umuyordu.
Tom extinguished the fire.
begynn å lære
Tom yangını söndürdü.
Tom fastened his seatbelt.
begynn å lære
Tom emniyet kemerini taktı.
Tom fell and hurt his leg.
begynn å lære
Tom düştü ve bacağını incitti.
Tom felt a cold coming on.
begynn å lære
Tom gelen bir soğuk hissetti.
Tom finally ate something.
begynn å lære
Tom sonunda birşey yedi.
Tom finds Mary attractive.
begynn å lære
Tom Mary'yi çekici buluyor.
Tom forgot Mary's address.
begynn å lære
Tom Mary'nin adresini unuttu.
Tom found the door locked.
begynn å lære
Tom kapıyı kilitli buldu.
Tom gave Mary a ride home.
begynn å lære
Tom Mary'yi eve götürdü.
Tom gave Mary up for dead.
begynn å lære
Tom Mary'ye kaybolmuş gözüyle baktı.
Tom gets off work at 5:00.
begynn å lære
Tom 5:00'te işten ayrılır.
Tom got a speeding ticket.
begynn å lære
Tom'un bir hız yapma cezası var.
Tom got on the 2:30 train.
begynn å lære
Tom 2:30 trenine bindi.
Tom got promoted recently.
begynn å lære
Tom son zamanlarda terfi ettirildi.
Tom got the job he wanted.
begynn å lære
Tom istediği işi aldı.
Tom graduated with honors.
begynn å lære
Tom pekiyi dereceyle mezun oldu.
Tom had a bad stomachache.
begynn å lære
Tom'un kötü bir karın ağrısı vardı.
Tom had a change of heart.
begynn å lære
Tom'un farklı bir yüreği vardı.
Tom had a fight with Mary.
begynn å lære
Tom Mary ile kavga etti.
Tom had a little to drink.
begynn å lære
Tom'un biraz içeceği vardı.
Tom had his picture taken.
begynn å lære
Tom resmini çektirdim.
Tom had Mary wash the car.
begynn å lære
Tom Mary'ye arabayı yıkattı.
Tom had no water to drink.
begynn å lære
Tom'un içecek suyu yoktu.
Tom had to cover for Mary.
begynn å lære
Tom Mary'nin yerine işe bakmak zorunda kaldı.
Tom had to go there alone.
begynn å lære
Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.
Tom handed a note to Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye bir not uzattı.
Tom handed Mary the money.
begynn å lære
Tom parayı Mary'ye verdi.
Tom has a criminal record.
begynn å lære
Tom'un sabıkası var.
Tom has a dark complexion.
begynn å lære
Tom'un esmer bir cildi var.
Tom has a heart condition.
begynn å lære
Tom'un bir kalp hastalığı var.
Tom has a lot of patience.
begynn å lære
Tom çok sabırlı.
Tom has a lot on his mind.
begynn å lære
Tom'un aklında çok şey var.
Tom has a severe headache.
begynn å lære
Tom'un şiddetli bir baş ağrısı var.
Tom has a stuffed-up nose.
begynn å lære
Tom'un tıkalı bir burnu var.
Tom has already gone home.
begynn å lære
Tom zaten eve gitti.
Tom has bad table manners.
begynn å lære
Tom'un kötü sofra adabı vardır.
Tom has been very patient.
begynn å lære
Tom çok sabırlıydı.
Tom has been very unhappy.
begynn å lære
Tom çok mutsuzdu.
Tom has found another job.
begynn å lære
Tom başka bir iş buldu.
Tom has grown in strength.
begynn å lære
Tom güçlendi.
Tom has never kissed Mary.
begynn å lære
Tom asla Mary'yi öpmedi.
Tom has no sense of humor.
begynn å lære
Tom'un mizah duygusu yok.
Tom has no sense of shame.
begynn å lære
Tom'un utanma duygusu yok.
Tom has no sense of style.
begynn å lære
Tom'un stil duygusu yok.
Tom has the perfect alibi.
begynn å lære
Tom'un mükemmel bir mazereti var.
Tom has the right to vote.
begynn å lære
Tom oy verme hakkına sahiptir.
Tom has to go to the bank.
begynn å lære
Tom bankaya gitmek zorundadır.
Tom has to learn to relax.
begynn å lære
Tom dinlenmeyi öğrenmek zorundadır.
Tom has to look for a job.
begynn å lære
Tom bir iş aramak zorundadır.
Tom has to take this call.
begynn å lære
Tom bu aramayı kabul etmek zorunda.
Tom has very little money.
begynn å lære
Tom'un çok az parası var.
Tom hasn't been here long.
begynn å lære
Tom uzun süredir burada değil.
Tom hates going to school.
begynn å lære
Tom okula gitmekten nefret ediyor.
Tom ignored Mary's advice.
begynn å lære
Tom Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
Tom is a bundle of nerves.
begynn å lære
Tom bir sinir demeti.
Tom is a Canadian citizen.
begynn å lære
Tom bir Kanada vatandaşı.
Tom is a friend of Mary's.
begynn å lære
Tom Mary'nin bir arkadaşıdır.
Tom is a good at swimming.
begynn å lære
Tom yüzmede iyidir.
Tom is a man of few wants.
begynn å lære
Tom azla yetinen bir insan.
Tom is a man of few words.
begynn å lære
Tom az konuşan bir insan.
Tom is a typical Canadian.
begynn å lære
Tom tipik bir Kanadalı.
Tom is a very busy person.
begynn å lære
Tom çok meşgul bir kişidir.
Tom is a very good friend.
begynn å lære
Tom çok iyi bir arkadaş.
Tom is a very patient man.
begynn å lære
Tom, çok sabırlı bir adam.
Tom is a wonderful artist.
begynn å lære
Tom harika bir sanatçı.
Tom is acting like a baby.
begynn å lære
Tom, bir bebek gibi davranıyor.
Tom is afraid of the dark.
begynn å lære
Tom karanlıktan korkuyor.
Tom is an excellent skier.
begynn å lære
Tom mükemmel bir kayakçı.
Tom is an impulsive buyer.
begynn å lære
Tom düşüncesiz bir alıcı.
Tom is as healthy as ever.
begynn å lære
Tom her zamanki gibi sağlıklı.
Tom is behind in his rent.
begynn å lære
Tom'un kira borcu vardır.
Tom is extremely busy now.
begynn å lære
Tom şimdi son derece meşgul.
Tom is facing a challenge.
begynn å lære
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
Tom is first in his class.
begynn å lære
Tom sınıfında birincidir.
Tom is friendly with Mary.
begynn å lære
Tom Mary ile samimidir.
Tom is growing a mustache.
begynn å lære
Tom bir bıyık uzatıyor.
Tom is Mary's best friend.
begynn å lære
Tom Mary'nin en iyi arkadaşıdır.
Tom is Mary's grandfather.
begynn å lære
Tom Mary'nin büyükbabasıdır.
Tom is old enough to vote.
begynn å lære
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
Tom is out of the country.
begynn å lære
Tom ülke dışında.
Tom is ready for anything.
begynn å lære
Tom herhangi bir şey için hazırdır.
Tom is still in his teens.
begynn å lære
Tom hala gençlik çağlarında.
Tom is sure Mary is right.
begynn å lære
Tom Mary'nin haklı olduğundan emin.
Tom is teaching us French.
begynn å lære
Tom bize Fransızca öğretiyor.
Tom is an excellent father.
begynn å lære
Tom mükemmel bir baba.
Tom is too tired to study.
begynn å lære
Tom çalışmak için çok yorgun.
Tom is too young to drink.
begynn å lære
Tom içmek için çok genç.
Tom is up for a promotion.
begynn å lære
Tom terfi için keyifli.
Tom is worried about Mary.
begynn å lære
Tom Mary hakkında endişeli.
Tom isn't afraid of death.
begynn å lære
Tom, ölümden korkmuyor.
Tom isn't all that honest.
begynn å lære
Tom o kadar çok dürüst değil.
Tom isn't as tall as I am.
begynn å lære
Tom, benim kadar uzun boylu değil.
Tom isn't as tall as Mary.
begynn å lære
Tom Mary kadar uzun değil.
Tom isn't watching TV now.
begynn å lære
Tom şimdi TV izlemiyor.
Tom jumped over the ditch.
begynn å lære
Tom hendeğin üzerinden atladı.
Tom just can't stand Mary.
begynn å lære
Tom sadece Mary'ye dayanamaz.
Tom just cleaned his room.
begynn å lære
Tom sadece odasını temizledi.
Tom just missed the train.
begynn å lære
Tom kıl payı treni kaçırdı.
Tom knew nothing about it.
begynn å lære
Tom onun hakkında birşey bilmiyordu.
Tom know Mary pretty well.
begynn å lære
Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor.
Tom knows a lot of people.
begynn å lære
Tom bir çok insan tanır.
Tom leads the soccer team.
begynn å lære
Tom futbol takımını yönetiyor.
Tom left five minutes ago.
begynn å lære
Tom beş dakika önce çıktı.
Tom let Mary pay the bill.
begynn å lære
Tom hesabı Mary'ye ödetti.
Tom let out a deep breath.
begynn å lære
Tom derin bir nefes verdi.
Tom likes to sit up front.
begynn å lære
Tom önde oturmayı seviyor.
Tom is living with his parents.
begynn å lære
Tom ailesiyle birlikte yaşıyor.
Tom looked out the window.
begynn å lære
Tom pencereden dışarı baktı.
Tom looks a little shaken.
begynn å lære
Tom biraz sarsılmış görünüyor.
Tom looks like his father.
begynn å lære
Tom babasına benziyor.
Tom looks much better now.
begynn å lære
Tom şimdi çok daha iyi görünüyor.
Tom lost all of his money.
begynn å lære
Tom bütün parasını kaybetti.
Tom loves Mary's children.
begynn å lære
Tom Mary'nin çocuklarını seviyor.
Tom made Jill a new dress.
begynn å lære
Tom Jill'e yeni bir giysi yaptı.
Tom majored in psychology.
begynn å lære
Tom psikoloji alanında uzmanlaşmıştır.
Tom missed the last train.
begynn å lære
Tom son treni kaçırdı.
Tom must be Mary's father.
begynn å lære
Tom Mary'nin babası olmalı.
Tom must be nearly thirty.
begynn å lære
Tom yaklaşık otuz olmalı.
Tom needs reading glasses.
begynn å lære
Tom'un okuma gözlüklerine ihtiyacı var.
Tom needs to talk to Mary.
begynn å lære
Tom'un Mary ile konuşmaya ihtiyacı var.
Tom never arrives on time.
begynn å lære
Tom asla zamanında varmaz.
Tom never cooks on Sunday.
begynn å lære
Pazar günü Tom asla yemek yapmaz.
Tom never listens to Mary.
begynn å lære
Tom Mary'yi asla dinlemez.
Tom never sings in public.
begynn å lære
Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
Tom never works on Sunday.
begynn å lære
Tom Pazar günü asla çalışmaz
Tom often drives too fast.
begynn å lære
Tom bazen çok hızlı sürer.
Tom often talks with Mary.
begynn å lære
Tom sık sık Mary ile konuşur.
Tom ought to stop smoking.
begynn å lære
Tom sigara içmeyi bırakmalı.
Tom owes Mary 300 dollars.
begynn å lære
Tom Mary'ye 300 dolar borçlu.
Tom pointed a gun at Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye bir silah çekti.
Tom predicted our success.
begynn å lære
Tom başarımızı öngördü.
Tom pretended he was sick.
begynn å lære
Tom hastaymış gibi davrandı.
Tom pretended not to care.
begynn å lære
Tom umursamıyor gibi yaptı.
Tom punched his time card.
begynn å lære
Tom saat kartını deldi.
Tom put on some sunscreen.
begynn å lære
Tom biraz güneş kremi çaldı.
Tom put out his cigarette.
begynn å lære
Tom sigarasını söndürdü.
Tom raises Arabian horses.
begynn å lære
Tom Arap atları yetiştirir.
Tom really does hate dogs.
begynn å lære
Tom gerçekten köpeklerden nefret eder.
Tom really enjoys his job.
begynn å lære
Tom işini gerçekten seviyor.
Tom repacked his suitcase.
begynn å lære
Tom valizini yeniden topladı.
Tom reported Mary missing.
begynn å lære
Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi.
Tom rewrote the paragraph.
begynn å lære
Tom paragrafı yeniden yazdı.
Tom rubs me the wrong way.
begynn å lære
Tom beni yanlış ovalıyor.
Tom sang a duet with Mary.
begynn å lære
Tom Mary ile bir düet yaptı.
Tom sang his son to sleep.
begynn å lære
Tom uyuması için oğluna şarkı söyledi.
Tom sat down at the table.
begynn å lære
Tom masada oturdu.
Tom saw Mary at the party.
begynn å lære
Tom partide Mary'yi gördü.
Tom seems to be depressed.
begynn å lære
Tom depresyonda gibi görünüyor.
Tom seldom speaks to Mary.
begynn å lære
Tom nadiren Mary ile konuşur.
Tom seldom wins arguments.
begynn å lære
Tom nadiren tartışmaları kazanır.
Tom shook hands with Mary.
begynn å lære
Tom Mary ile tokalaştı.
Tom shot Mary in the knee.
begynn å lære
Tom Mary'yi dizinden vurdu.
Tom shot Mary three times.
begynn å lære
Tom Mary'yi üç kez vurdu.
Tom needs to get some sleep.
begynn å lære
Tom biraz uyumalı.
Tom soaked in the bathtub.
begynn å lære
Tom küvetin içinde sırılsıklam oldu.
Tom stole Mary's computer.
begynn å lære
Tom Mary'nin bilgisayarını çaldı.
Tom sympathized with Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye sempati duydu.
Tom talks a mile a minute.
begynn å lære
Tom çok hızlı konuşur.
Tom talks like an old man.
begynn å lære
Tom yaşlı bir adam gibi konuşur.
Tom thinks Mary is guilty.
begynn å lære
Tom Mary'nin suçlu olduğunu düşünüyor.
Tom thinks that's strange.
begynn å lære
Tom onun tuhaf olduğunu düşünüyor.
Tom thought it was unfair.
begynn å lære
Tom onun adil olmadığını düşündü.
Tom threw out the garbage.
begynn å lære
Tom çöpü dışarı attı.
Tom tipped the cab driver.
begynn å lære
Tom taksi sürücüsüne bahşiş verdi.
Tom told Mary to be quiet.
begynn å lære
Tom Mary'ye sessiz olmasını söyledi.
Tom took a trip to Boston.
begynn å lære
Tom Boston'a bir gezi yaptı.
Tom took Mary in his arms.
begynn å lære
Tom Mary'yi kollarına aldı.
Tom turned down the flame.
begynn å lære
Tom ateşi kıstı.
Tom turned down the offer.
begynn å lære
Tom teklifi geri çevirdi.
Tom turned off the faucet.
begynn å lære
Tom musluğu kapattı.
Tom unlocked the car door.
begynn å lære
Tom araba kapısını açtı.
Tom used to work for Mary.
begynn å lære
Tom Mary için çalışırdı.
Tom used up all his money.
begynn å lære
Tom bütün parasını tüketti.
Tom used up all his water.
begynn å lære
Tom bütün suyunu tüketti.
Tom wanted an economy car.
begynn å lære
Tom bir ekonomi araba istedi.
Tom wants Mary to be safe.
begynn å lære
Tom Mary'nin güvende olmasını istiyor.
Tom wants to be a success.
begynn å lære
Tom başarılı bir kimse olmak istiyor.
Tom wants to be with Mary.
begynn å lære
Tom Mary ile olmak istiyor.
Tom wants to do something.
begynn å lære
Tom bir şey yapmak istiyor.
Tom wants to donate money.
begynn å lære
Tom para bağışlamak istiyor.
Tom wants to dye his hair.
begynn å lære
Tom saçını boyamak istiyor.
Tom wants to go to Boston.
begynn å lære
Tom Boston'a gitmek istiyor.
Tom was a little homesick.
begynn å lære
Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.
Tom was able to help Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye yardım edebildi.
Tom was attacked by a dog.
begynn å lære
Tom bir köpek tarafından saldırıya uğradı.
Tom was chosen by lottery.
begynn å lære
Tom piyango tarafından seçildi.
Tom was freezing to death.
begynn å lære
Tom donarak ölüyordu.
Tom was just being polite.
begynn å lære
Tom sadece kibarlaşıyordu.
Tom was lured into a trap.
begynn å lære
Tom bir tuzağa çekildi.
Tom was Mary's first love.
begynn å lære
Tom Mary'nin ilk aşkı idi.
Tom was obviously in pain.
begynn å lære
Tom'un acı içinde olduğu belliydi.
Tom was sentenced to life.
begynn å lære
Tom, ömür boyu hapse mahkum edildi.
Tom was somewhat doubtful.
begynn å lære
Tom biraz şüpheliydi.
Tom was starving to death.
begynn å lære
Tom açlıktan ölüyordu.
Tom was tall and handsome.
begynn å lære
Tom uzun boylu ve yakışıklı idi.
Tom was very kind to Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye karşı çok nazikti.
Tom was very rude to Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye karşı çok kabaydı.
Tom washed all the towels.
begynn å lære
Tom tüm havluları yıkadı.
Tom wasn't polite to Mary.
begynn å lære
Tom Mary'ye karşı nazik değildi.
Tom went back to his room.
begynn å lære
Tom odasına geri döndü.
Tom will be sorely missed.
begynn å lære
Tom şiddetle özlemiş olacak.
Tom wished Mary good luck.
begynn å lære
Tom Mary'ye iyi şans diledi.
Tom wishes that were true.
begynn å lære
Tom onun gerçek olmasını diliyor.
Tom won't do such a thing.
begynn å lære
Tom öyle bir şey yapmayacaktır.
Tom wonders if it is true.
begynn å lære
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
Tom works the night shift.
begynn å lære
Tom gece vardiyasında çalışıyor.
Tom wouldn't take my call.
begynn å lære
Tom telefonumu cevaplamazdı.
Tom's answer surprised me.
begynn å lære
Tom'un cevabı beni şaşırttı.
Tom's hands felt like ice.
begynn å lære
Tom'un elleri buz gibi.
Tom's proposal was denied.
begynn å lære
Tom'un önerisi reddedildi.
Tomorrow is Christmas Day.
begynn å lære
Yarın Noel Günü.
Tony studies after dinner.
begynn å lære
Tony akşam yemeğinden sonra çalışır.
Try not to make him angry.
begynn å lære
Onu kızdırmamaya çalış.
Turn on the light, please.
begynn å lære
Işığı aç, lütfen.
Turn on the radio, please.
begynn å lære
Lütfen radyoyu aç.
Turn the key to the right.
begynn å lære
Anahtarı sağa doğru dönder.
Twenty families live here.
begynn å lære
Burada yirmi aile yaşar.
Two from ten leaves eight.
begynn å lære
Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.
Two seats remained vacant.
begynn å lære
İki koltuk boş kaldı.
Unemployment rose sharply.
begynn å lære
İşsizlik hızla artmıştır.
Wait five minutes, please.
begynn å lære
Lütfen beş dakika bekle.
Wait until further notice.
begynn å lære
Sonraki duyuruya kadar bekle.
Waitress, I'd like to order.
begynn å lære
Garson, sipariş vermek istiyorum.
Was Ken at home yesterday?
begynn å lære
Ken dün evde miydi?
Was Tom at home yesterday?
begynn å lære
Tom dün evde miydi?
Wash your hands right now.
begynn å lære
Derhal ellerini yıka.
Water is heavier than oil.
begynn å lære
Su yağdan daha ağırdır.
We advanced to the finals.
begynn å lære
Biz finale yükseldik.
We agreed among ourselves.
begynn å lære
Biz kendi aramızda anlaştık.
We all knelt down to pray.
begynn å lære
Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
We all miss you very much.
begynn å lære
Hepimiz seni çok özlüyoruz.
We all wish for happiness.
begynn å lære
Hepimiz mutluluk diliyoruz.
We are basketball players.
begynn å lære
Biz basketbol oyuncusuyuz.
We are brother and sister.
begynn å lære
Biz erkek kardeş ve kız kardeşiz.
We are having a good time.
begynn å lære
Biz iyi vakit geçiriyoruz.
We are having a good time.
begynn å lære
Biz eğleniyoruz.
We aren't very hungry yet.
begynn å lære
Henüz çok aç değiliz.
We ate breakfast at seven.
begynn å lære
Biz yedide kahvaltı yaptık.
We ate until we were full.
begynn å lære
Doyuncaya kadar yedik.
We began on a new project.
begynn å lære
Biz yeni bir proje üzerinde başladık.
We began our work at noon.
begynn å lære
İşimize öğleyin başladık.
We buy stationery in bulk.
begynn å lære
Biz toptan kırtasiye satın alırız.
We could not overtake him.
begynn å lære
Biz ona yetişemedik.
We crept toward the enemy.
begynn å lære
Biz düşmana doğru süründük.
We didn't know what to do.
begynn å lære
Biz ne yapacağımızı bilmiyorduk.
We eat many kinds of food.
begynn å lære
Biz birçok çeşit yiyecek yeriz.
We elected James chairman.
begynn å lære
Biz James'i başkan seçtik.
We enjoyed playing tennis.
begynn å lære
Biz tenis oynamaktan keyif aldık.
We fixed the price at $15.
begynn å lære
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
We go abroad every summer.
begynn å lære
Her Yaz yurt dışına gideriz.
We had a chat for a while.
begynn å lære
Biz bir süre sohbet ettik.
We had a lot of furniture.
begynn å lære
Bir sürü mobilyamız vardı.
We had a party last night.
begynn å lære
Dün gece bir parti verdik.
We had a pleasant evening.
begynn å lære
Biz hoş bir akşam geçirdik.
We had a really good time.
begynn å lære
Biz gerçekten çok iyi vakit geçirdik.
We had our roof blown off.
begynn å lære
Biz çatımızı uçurduk.
We had Tom paint the wall.
begynn å lære
Biz Tom'a duvarı boyattık.
We have a big supermarket.
begynn å lære
Büyük bir süpermarketimiz var.
We have all kinds of time.
begynn å lære
Her türlü zamanımız var.
We have lost sight of him.
begynn å lære
Biz onu gözden kaybettik.
We have nothing in common.
begynn å lære
Bizim ortak bir şeyimiz yok.
We have run short of food.
begynn å lære
Yiyeceğimiz kalmadı.
We have several bags here.
begynn å lære
Burada birkaç çantamız var.
We have six lessons a day.
begynn å lære
Bir günde altı dersimiz var.
We have three meals a day.
begynn å lære
Bir günde üç kez yemek yeriz.
We have to pull the weeds.
begynn å lære
Biz yabani otları çekmek zorundayız.
We hope to meet you again.
begynn å lære
Seninle tekrar görüşmeyi umuyoruz.
We keep a collie as a pet.
begynn å lære
Biz evcil hayvan olarak İskoç çoban köpeği besliyoruz.
We live in the atomic age.
begynn å lære
Biz atom çağında yaşıyoruz.
We lived close by the sea.
begynn å lære
Biz denizin yanıbaşında yaşadık.
We made friends with Jane.
begynn å lære
Biz Jane ile arkadaş edindik.
We made friends with them.
begynn å lære
Onlarla arkadaş olduk.
We may be late for school.
begynn å lære
Okula geç kalabiliriz.
We meet here once a month.
begynn å lære
Ayda bir kez burada görüştük.
We moved into a new house.
begynn å lære
Biz yeni bir eve taşındık.
We must begin before five.
begynn å lære
Beşten önce başlamalıyız.
We must conform to the rules.
begynn å lære
Biz kurallara uymalıyız.
We need a bottle of juice.
begynn å lære
Bizim bir şişe meyve suyuna ihtiyacımız var.
We need action, not words.
begynn å lære
Sözlere değil, eylemlere ihtiyacımız var.
We offered him a nice job.
begynn å lære
Biz ona güzel bir iş teklif ettik.
We ordered 40 minutes ago.
begynn å lære
Kırk dakika önce sipariş verdik.
We painted the door green.
begynn å lære
Biz kapıyı yeşile boyadık.
We prepared for an attack.
begynn å lære
Biz bir saldırı için hazırlandık.
We regard him as our hero.
begynn å lære
Biz onu bir kahraman olarak görüyoruz.
We saw her enter the park.
begynn å lære
Onun parka girdiğini gördük.
We saw her enter the room.
begynn å lære
Onun odaya girişini gördüm.
We saw monkeys at the zoo.
begynn å lære
Hayvanat bahçesinde maymunlar gördük.
We should be very careful.
begynn å lære
Çok dikkatli olmalıyız.
We should call the doctor.
begynn å lære
Biz doktoru aramalıyız.
We should call the police.
begynn å lære
Biz polisi aramalıyız.
We should cancel the hike.
begynn å lære
Yürüyüşü iptal etmeliyiz.
We speak English in class.
begynn å lære
Biz sınıfta İngilizce konuşuyoruz.
We suspected him of lying.
begynn å lære
Biz onun yalan söylediğinden şüphelendik.
We usually call him Toshi.
begynn å lære
Biz genellikle ona Toshi deriz.
We usually walk to school.
begynn å lære
Biz genellikle okula yürürüz.
We visited our old school.
begynn å lære
Biz eski okulumuzu ziyaret ettik.
We walked along the beach.
begynn å lære
Sahil boyunca yürüdük.
We walked along the river.
begynn å lære
Nehir boyunca yürüdük.
We walked among the trees.
begynn å lære
Biz ağaçların arasında yürüdük.
We walked around the pond.
begynn å lære
Göletin etrafında yürüdük.
We want to know the facts.
begynn å lære
Gerçekleri bilmek istiyoruz.
We watched TV after lunch.
begynn å lære
Biz öğle yemeğinden sonra televizyon izledik.
We were caught in a storm.
begynn å lære
Biz bir fırtınaya yakalandık.
We will fight to the last.
begynn å lære
Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.
We work from nine to five.
begynn å lære
Biz dokuzdan beşe kadar çalışırız.
We'd better get a move on.
begynn å lære
Acele etsek iyi olur.
We'd better send for help.
begynn å lære
Yardım getirtsek iyi olur.
We'd like separate checks.
begynn å lære
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
We're going to come again.
begynn å lære
Biz tekrar geleceğiz.
We're going to the movies.
begynn å lære
Biz sinemaya gidiyoruz.
Were you tired last night?
begynn å lære
Dün gece yorgun muydun?
What are you crunching on?
begynn å lære
Hatır hutur ne yiyorsun?
What are you going to see?
begynn å lære
Ne göreceksiniz?
What are you trying to do?
begynn å lære
Ne yapmaya çalışıyorsun?
What can I do to help you?
begynn å lære
Size yardım etmek için ne yapabilirim.
What did she actually say?
begynn å lære
O, gerçekten ne dedi?
What did you do yesterday?
begynn å lære
Dün sen ne yaptın?
What did you go there for?
begynn å lære
Oraya ne için gittin?
What did you open it with?
begynn å lære
Onu ne ile açtın?
What did you say to Paula?
begynn å lære
Paula'ya ne dedin?
What do the prisoners eat?
begynn å lære
Mahkumlar ne yerler?
What do you do on Sundays?
begynn å lære
Pazar günleri ne yaparsın?
What do you feed your dog?
begynn å lære
Köpeğini ne ile beslersin?
What do you need me to do?
begynn å lære
Ne yapmamı istersin?
What do you say to a beer?
begynn å lære
Bir biraya ne dersin?
What do you want me to do?
begynn å lære
Ne yapmamı istiyorsun?
What does this kanji mean?
begynn å lære
Bu karakter ne anlama geliyor?
What does Tom see in Mary?
begynn å lære
Tom Mary'de ne görüyor.
What does your job entail?
begynn å lære
İşiniz ne gerektiriyor.
What evidence do you have?
begynn å lære
Hangi kanıtın var?
What happened to our food?
begynn å lære
Yiyeceğimize ne oldu?
What has brought you here?
begynn å lære
Seni buraya ne getirdi?
What he said surprised me.
begynn å lære
Söylediği şey beni şaşırttı.
What he said was not true.
begynn å lære
Söylediği doğru değil.
What if he comes back now?
begynn å lære
O şimdi geri dönerse ne olacak?
What is he so angry about?
begynn å lære
o ne hakkında çok öfkeli?
What is she worried about?
begynn å lære
O, ne hakkında endişeli.
What is Tom trying to say?
begynn å lære
Tom ne söylemeye çalışıyor?
What keeps you up so late?
begynn å lære
Çok geç saatlere kadar seni ayakta tutan nedir?
What number bus do I take?
begynn å lære
Kaç numaralı otobüse bineceğim?
What she said wasn't true.
begynn å lære
Onun söylediği doğru değildi.
What he said might be true.
begynn å lære
Onun söylediği doğru olabilir.
What should I feed my dog?
begynn å lære
Köpeğimi neyle beslemeliyim?
What symptoms do you have?
begynn å lære
Hangi belirtilerin var?
What time are you leaving?
begynn å lære
Ne zaman ayrılıyorsun?
What Tom says makes sense.
begynn å lære
Tom'un söylediği anlamlıdır.
What was it I left behind?
begynn å lære
Geride bıraktığım neydi?
What were her final words?
begynn å lære
Onun son sözleri nelerdi?
What will you have to eat?
begynn å lære
Ne yemek zorunda kalacaksın?
What would you have me do?
begynn å lære
Bana ne yaptırırdın?
What would you like to do?
begynn å lære
Ne yapmak istersin?
What're you talking about?
begynn å lære
Ne hakkında konuşuyorsun?
What's my book doing here?
begynn å lære
Benim kitabımın burada ne işi var?
What's that tall building?
begynn å lære
O uzun bina nedir?
What's your favorite band?
begynn å lære
Senin en sevdiğin grup hangisidir?
What's your favorite book?
begynn å lære
Senin en sevdiğin kitap hangisidir?
What's your favorite city?
begynn å lære
En sevdiğin şehir hangisidir?
What's your favorite game?
begynn å lære
Favori oyunun hangisidir?
What's your favorite hymn?
begynn å lære
Favori ilahin hangisidir?
What's your favorite joke?
begynn å lære
Favori fıkran hangisidir?
What's your favorite poem?
begynn å lære
Favori şiirin hangisidir?
What's your favorite song?
begynn å lære
Favori şarkın hangisidir?
What's your favorite wine?
begynn å lære
Favori şarabın hangisidir?
What's your favorite word?
begynn å lære
Favori kelimen hangisidir?
When can we eat, I wonder.
begynn å lære
Ne zaman yiyebiliriz, merak ediyorum.
When did it begin to rain?
begynn å lære
Ne zaman yağmur başladı?
When did Tom leave Boston?
begynn å lære
Tom Boston'dan ne zaman ayrıldı?
When did you get to Kyoto?
begynn å lære
Kyoto'ya ne zaman vardın.
When was the last time you saw Tom?
begynn å lære
Tom'u en son ne zaman gördün?
When did you see her last?
begynn å lære
Onu son olarak ne zaman gördün?
When did you see him last?
begynn å lære
Onu en son ne zaman gördünüz?
When does the movie start?
begynn å lære
Film ne zaman başlar?
When should I feed my dog?
begynn å lære
Köpeğimi ne zaman beslemeliyim?
When was the castle built?
begynn å lære
Kale ne zaman inşa edildi?
When was the castle built?
begynn å lære
Kale ne zaman yapıldı?
When will she return home?
begynn å lære
O, eve ne zaman dönecek?
When will you get married?
begynn å lære
Ne zaman evleneceksin?
Where are the other girls?
begynn å lære
Diğer kızlar neredeler?
Where are you from, Karen?
begynn å lære
Nerelisin, Karen?
Where did he go yesterday?
begynn å lære
O dün nereye gitti?
Where did you see the boy?
begynn å lære
Çocuğu nerede gördün.
Where do I get the subway?
begynn å lære
Metroya nereden gidebilirim?
Where do you go to school?
begynn å lære
Okula nereye gidersin?
Where do you think Tom is?
begynn å lære
Tom'un nerede olduğunu düşünüyorsunuz?
Where is the Avis counter?
begynn å lære
Avis sayacı nerede?
Where is the bus terminal?
begynn å lære
Otobüs terminali nerede?
Where is the ladies' room?
begynn å lære
Bayanların odası nerede?
Where is the nearest bank?
begynn å lære
En yakın banka nerede?
Where were you last night?
begynn å lære
Dün gece neredeydin?
Where will you be staying?
begynn å lære
Nerede kalacaksınız?
Which brand do you prefer?
begynn å lære
Hangi markayı tercih edersiniz?
Which direction did he go?
begynn å lære
O hangi yöne gitti?
Which way is Central Park?
begynn å lære
Hangi yol Central Park'tır?
Who are they cheering for?
begynn å lære
Onlar kim için tezahürat yapıyorlar?
Who committed this murder?
begynn å lære
Bu cinayeti kim işledi?
Who found my missing book?
begynn å lære
Kayıp kitabımı kim buldu?
Who invented this machine?
begynn å lære
Bu makineyi kim icat etti?
Who is playing the guitar?
begynn å lære
Gitarı kim çalıyor?
Who is taller, you or Ken?
begynn å lære
Kim daha uzun, sen mi yoksa Ken mi?
Who is younger, him or me?
begynn å lære
Kim daha genç, o mu yoksa ben mi?
Who is your dance partner?
begynn å lære
Dans arkadaşınız kim?
Who should I meet but Tom?
begynn å lære
Tom'un dışında kimle görüşmeliyim?
Who was it that he phoned?
begynn å lære
Aradığı o kişi kimdi?
Who was it that he phoned?
begynn å lære
Onun aradığı kimdi?
Who were you talking with?
begynn å lære
Kimle konuşuyordun?
Who will act as spokesman?
begynn å lære
Kim sözcülük yapacak?
Who would do such a thing?
begynn å lære
Böyle bir şeyi kim yapardı?
Who's taller, Tom or Mary?
begynn å lære
Kim daha uzun, Tom mu yoksa Mary mi?
Who is your favorite actor?
begynn å lære
En sevdiğin aktör kimdir?
Whoever says so is a liar.
begynn å lære
Öyle söyleyen yalancıdır.
Whose paintings are these?
begynn å lære
Bunlar kimin tabloları?
Why didn't you believe me?
begynn å lære
Niçin bana inanmadın?
Why didn't you call me up?
begynn å lære
Niçin bana telefon etmedin?
Why do you think that way?
begynn å lære
Niçin o şekilde düşünüyorsun?
Why don't we share a room?
begynn å lære
Neden bir odayı paylaşmıyoruz?
Why don't you call him up?
begynn å lære
Niçin ona telefon etmiyorsun?
Why don't you call Tom up?
begynn å lære
Niçin Tom'u aramıyorsun?
Why should you suspect me?
begynn å lære
Niçin benden şüphelenmen gerekiyor?
Will he come this evening?
begynn å lære
O bu akşam gelecek mi?
Will it be sunny tomorrow?
begynn å lære
Yarın güneşli olacak mı?
Will six o'clock suit you?
begynn å lære
Saat altı size uyar mı?
Will you have some coffee?
begynn å lære
Biraz kahve alır mısın?
Would you pass me the salt?
begynn å lære
Bana tuzu uzatır mısın?
Will you rub my shoulders?
begynn å lære
Omuzlarımı ovar mısın?
Will you show me the book?
begynn å lære
Bana kitabı gösterir misin?
Will you warm up the soup?
begynn å lære
Çorbayı ısıtır mısın?
Women didn't care for him.
begynn å lære
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Won't you have some fruit?
begynn å lære
Biraz meyve almaz mısın?
Would you care for drinks?
begynn å lære
İçecekler ister misiniz?
Would you like some fruit?
begynn å lære
Biraz meyve ister misin?
Would you like some salad?
begynn å lære
Biraz salata ister misin?
Would you like some sugar?
begynn å lære
Biraz şeker ister misin?
Would you mind if I smoked?
begynn å lære
Sigara içebilir miyim?
Wow! That looks delicious.
begynn å lære
Vay be! O lezzetli görünüyor.
Write down your name here.
begynn å lære
Adınızı buraya yazın.
Write on every other line.
begynn å lære
Her satırı yazın.
Yesterday was my birthday.
begynn å lære
Dün benim doğum günümdü.
Yoga helps her to be calm.
begynn å lære
Yoga, onu sakin olmasına yardımcı olur.
You and I are old friends.
begynn å lære
Sen ve ben eski arkadaşız.
You are both in the wrong.
begynn å lære
Her ikiniz de suçlusunuz.
You are not a child anymore.
begynn å lære
Artık bir çocuk değilsin.
You are only just in time.
begynn å lære
Sadece sen zamanında geldin.
You are selling him short.
begynn å lære
Onu küçümsüyorsun.
You are tired, aren't you?
begynn å lære
Yorgunsun, değil mi?
You aren't yourself today.
begynn å lære
Bugün her zamanki gibi değilsin.
You can go if you want to.
begynn å lære
İsterseniz, gidebilirsiniz.
You can just call me Taro.
begynn å lære
Bana sadece Taro diyebilirsin.
You can stay till tonight.
begynn å lære
Bu geceye kadar kalabilirsin.
You can tear the box open.
begynn å lære
Kutuyu yırtarak açabilirsin.
You can't attend? Why not?
begynn å lære
Katılamıyor musun? Neden?
You can't have both books.
begynn å lære
Her iki kitaba sahip olamazsın.
You don't have to help me.
begynn å lære
Bana yardım etmek zorunda değilsin.
You don't need to call me.
begynn å lære
Beni aramana gerek yok.
You drink too much coffee.
begynn å lære
Çok fazla kahve içiyorsun.
You had better go at once.
begynn å lære
Derhal gitsen iyi olur.
You had to come yesterday.
begynn å lære
Sen dün gelmek zorundaydın.
You have a gift for music.
begynn å lære
Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.
You have a sense of humor.
begynn å lære
Senin bir mizah duygun var.
You have only to go there.
begynn å lære
Sadece oraya gitmek zorundasın.
You've got the wrong number.
begynn å lære
Yanlış numara çevirdiniz.
You have to eat regularly.
begynn å lære
Düzenli olarak yemek zorundasın.
You have to pay the price.
begynn å lære
Bedelini ödemek zorundasın.
You just need a good rest.
begynn å lære
Sadece iyi bir dinlenmeye ihtiyacın var.
You keep a dog, don't you?
begynn å lære
Sen bir köpek bakıyorsun, değil mi?
You look funny doing that.
begynn å lære
Onu yaparken komik görünüyorsun.
You look good in a kimono.
begynn å lære
Bir kimono içinde iyi görünüyorsun.
You may use my dictionary.
begynn å lære
Sen benim sözlüğümü kullanabilirsin.
You may use my typewriter.
begynn å lære
Daktilomu kullanabilirsin.
You must control yourself.
begynn å lære
Kendinizi kontrol etmelisiniz.
You must do as I tell you.
begynn å lære
Sana söylediğim gibi yapmalısın.
You must help your mother.
begynn å lære
Annene yardım etmelisin.
You must not eat too much.
begynn å lære
Çok fazla yememelisin.
You must not give up hope.
begynn å lære
Umudunu kaybetmemelisin.
You must not go out today.
begynn å lære
Bugün dışarı çıkmamalısın.
You must not speak loudly.
begynn å lære
Yüksek sesle konuşmamalısın.
You must not stay up late.
begynn å lære
Gece geç saatlere kadar oturmamalısın.
You need to stop drinking.
begynn å lære
İçmeyi durdurmalısın.
You need to stop gambling.
begynn å lære
Kumar oynamayı bırakmalısın.
You ought to have seen it.
begynn å lære
Onu görmüş olmalısın.
You ought to see a doctor.
begynn å lære
Bir doktorla görüşmelisin.
You really did a good job.
begynn å lære
Gerçekten iyi bir iş yaptın.
You should eat more fruit.
begynn å lære
Daha fazla meyve yemelisiniz.
You should take my advice.
begynn å lære
Tavsiyemi dinlemelisin.
You should tell the truth.
begynn å lære
Gerçeği söylemelisin.
You trust people too much.
begynn å lære
İnsanlara çok güveniyorsun.
You understand, don't you?
begynn å lære
Anlıyorsun değil mi?
You were lucky to find it.
begynn å lære
Onu bulduğun için şanslıydın.
You will be busy tomorrow.
begynn å lære
Yarın meşgul olacaksın.
You will make a good wife.
begynn å lære
İyi bir eş yapacaksın.
You will succeed some day.
begynn å lære
Bir gün başaracaksın.
You'd better not go there.
begynn å lære
Oraya gitmesen iyi olur.
You'd better not go today.
begynn å lære
Bugün gitmesen iyi olur.
You'd better not tell him.
begynn å lære
Ona söylemesen iyi olur.
You'd better not tell Tom.
begynn å lære
Tom'a söylemesen iyi olur.
You'd better see a doctor.
begynn å lære
Bir doktorla görüşsen iyi olur.
You'll be told in advance.
begynn å lære
Önceden sana söylenilecek.
You'll succeed if you try.
begynn å lære
Çabalarsan, başarırsın.
You're a really good cook.
begynn å lære
Sen gerçekten iyi bir aşçısın.
You're a very good dancer.
begynn å lære
Sen gerçekten iyi bir dansçısın.
You're joking, aren't you?
begynn å lære
Şaka yapıyorsun, değil mi?
You're on the right track.
begynn å lære
Siz doğru yoldasınız.
You're too drunk to drive.
begynn å lære
Araba süremeyecek kadar çok sarhoşsun.
You're very stylish today.
begynn å lære
Bugün çok şıksın.
You're wrong in this case.
begynn å lære
Bu durumda yanılıyorsunuz.
You've done a perfect job.
begynn å lære
Mükemmel bir iş yaptın.
You've given me your cold.
begynn å lære
Soğuk algınlığını bana bulaştırdın.
You've got plenty of time.
begynn å lære
Çok zamanın var.
Your English is improving.
begynn å lære
İngilizcen gelişiyor.
Your guess is quite wrong.
begynn å lære
Tahminin oldukça yanlış.
Your house needs painting.
begynn å lære
Evin boyanılmalı.
Your letter made me happy.
begynn å lære
Mektubun beni mutlu etti.
Your watch has been found.
begynn å lære
Sizin saatiniz bulundu.
Your watch is on the desk.
begynn å lære
Sizin saatiniz masanın üstünde.
Yumi is one of my friends.
begynn å lære
Yumi arkadaşlarımdan biridir.
Yumi is one of my friends.
begynn å lære
Yumi benim arkadaşlarımdan biridir.
Yumi studies English hard.
begynn å lære
Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.
Yumi will not play tennis.
begynn å lære
Yumi tenis oynamayacak.
Yumiko was a little angry.
begynn å lære
Yumiko biraz kızmıştı.
3 to the third power is 27.
begynn å lære
3'ün üçüncü gücü 27'dir.
A bird was caught by a cat.
begynn å lære
Bir kuş bir kedi tarafından yakalandı.
A boy was beating the drum.
begynn å lære
Bir çocuk davul çalıyordu.
A cat is lying on the sofa.
begynn å lære
Kanapede bir kedi yatıyor.
A cry arose from the crowd.
begynn å lære
Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
A few people have two cars.
begynn å lære
Birkaç kişinin iki arabası var.
A global crisis is at hand.
begynn å lære
Küresel bir kriz yakındır.
A good idea came across my mind.
begynn å lære
Aklıma iyi bir fikir geldi.
A heavy rain began to fall.
begynn å lære
Şiddetli yağmur yağmaya başladı.
A loud noise made him jump.
begynn å lære
Şiddetli gürültü onu hoplattı.
A major is above a captain.
begynn å lære
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
A man appeared at the door.
begynn å lære
Kapıda bir adam göründü.
A man appeared at the site.
begynn å lære
Sitede bir adam ortaya çıktı.
A policeman came up to him.
begynn å lære
Bir polis ona doğru geldi.
A student wants to see you.
begynn å lære
Bir öğrenci sizi görmek istiyor.
Add a bit of sugar, please.
begynn å lære
Lütfen biraz şeker ilave edin.
After a storm comes a calm.
begynn å lære
Her yokuşun bir inişi vardır.
Akira can play tennis well.
begynn å lære
Akira tenisi iyi oynayabilir.
Alice rushed into her room.
begynn å lære
Alice odasına koştu.
All is well that ends well.
begynn å lære
İyi biten herşey iyidir.
All of the dogs were alive.
begynn å lære
Bütün köpekler hayattaydı.
All of you have to read it.
begynn å lære
Hepiniz onu okumak zorundasınız.
All right. Please order it.
begynn å lære
Anlaşıldı. Lütfen onu ısmarla.
All students like holidays.
begynn å lære
Bütün öğrenciler tatilleri severler.
All the seats are occupied.
begynn å lære
Tüm koltuklar dolu.
All's fair in love and war.
begynn å lære
Aşkta ve savaşta herşey adildir.
Almost no one believed her.
begynn å lære
Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
Almost no one believed him.
begynn å lære
Neredeyse kimse ona inanmadı.
America was at war in 1864.
begynn å lære
Amerika, 1864 yılında savaştaydı.
An apple fell off the tree.
begynn å lære
Ağaçtan bir elma düştü.
Ann plays tennis very well.
begynn å lære
Ann çok iyi tenis oynar.
Anybody can make a mistake.
begynn å lære
Herkes hata yapabilir.
Are you a Japanese citizen?
begynn å lære
Bir Japon vatandaşı mısınız?
Are you a Japanese student?
begynn å lære
Sen bir Japon öğrencisi misin?
Are you a Japanese student?
begynn å lære
Siz bir Japon öğrencisi misiniz?
Are you afraid of the dark?
begynn å lære
Karanlıktan korkar mısın?
Are you American or French?
begynn å lære
Sen Amerikalı mı yoksa Fransız mısın?
Are you going to sing here?
begynn å lære
Burada şarkı söyleyecek misin?
Are you going to stay long?
begynn å lære
Uzun kalacak mısın?
Are you having a good time?
begynn å lære
İyi vakit geçiriyor musunuz?
Are you old enough to vote?
begynn å lære
Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
Are you ready for the trip?
begynn å lære
Yolculuk için hazır mısınız?
Are you ready to order now?
begynn å lære
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
Are you sure of your facts?
begynn å lære
Gerçeklerinden emin misin?
Aren't you being very rude?
begynn å lære
Çok kabalaşmıyor musun?
Around here, everyone skis.
begynn å lære
Burada, herkes kayak yapmaya gider.
Ask him the way to station.
begynn å lære
Ona istasyona giden yolu sor.
At first, Meg was homesick.
begynn å lære
İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
Banks open at nine o'clock.
begynn å lære
Bankalar dokuzda açarlar.
Basketball is a lot of fun.
begynn å lære
Basketbol çok eğlenceli.
Beef is expensive nowadays.
begynn å lære
Et bugünlerde pahalı.
Betty is a dancing teacher.
begynn å lære
Betty bir dans öğretmeni.
Beware of pickpockets here.
begynn å lære
Burada yankesicilere dikkat edin.
Bill is not as tall as Bob.
begynn å lære
Bill Bob kadar uzun değil.
Bill missed the first ball.
begynn å lære
Bill ilk topu kaçırdı.
Bill was killed with a gun.
begynn å lære
Bill, bir tabanca ile öldürüldü.
Blotting paper absorbs ink.
begynn å lære
Kurutma kağıdı mürekkebi emer.
Both buildings burned down.
begynn å lære
Heriki binada yandı.
Both of them are very cute.
begynn å lære
Onların her ikisi de sevimli
Boys, don't make any noise.
begynn å lære
Çocuklar, hiç gürültü yapmayın?
Breast cancer is a disease.
begynn å lære
Meme kanseri bir hastalıktır.
Bring a couple more chairs.
begynn å lære
Bir çift sandalye daha getir.
Bring me a bucket of water.
begynn å lære
Bana bir kova su getirin.
Call the doctor right away.
begynn å lære
Hemen doktoru arayın.
Can I borrow your scissors?
begynn å lære
Makasını ödünç alabilir miyim?
Can I borrow your umbrella?
begynn å lære
Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.
May I have a talk with you?
begynn å lære
Seninle konuşabilir miyim?
Can I stop over in Chicago?
begynn å lære
Şikago'da mola verebilir miyim?
Can she endure a long trip?
begynn å lære
O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
Can you answer this riddle?
begynn å lære
Bu bilmeceyi cevaplayabilir misin?
Can you dance the two-step?
begynn å lære
İki-adım dansını yapabilir misin?
Can you find your way home?
begynn å lære
Eve giden yolu bulabilir misin?
Can you give him first aid?
begynn å lære
Ona ilk yardımda bulunabilir misiniz?
Could you give me a discount?
begynn å lære
Bana bir indirim yapar mısın?
Can you give me the recipe?
begynn å lære
Bana tarifi verebilir misiniz?
Can you lend me 10,000 yen?
begynn å lære
Bana 10,000 yen ödünç verebilir misin?
Would you lend me some money?
begynn å lære
Bana biraz ödünç para verir misin?
Can you measure the length?
begynn å lære
Uzunluğu ölçebilir misin?
Can you see the difference?
begynn å lære
Farkı görebiliyor musun?
Can you weigh this, please?
begynn å lære
Lütfen bunu tartabilir misiniz?
Cats are related to tigers.
begynn å lære
Kediler kaplanlarla akrabadırlar.
Cats don't like to get wet.
begynn å lære
Kediler ıslanmaktan hoşlanmazlar.
Charles Guiteau was insane.
begynn å lære
Charles Guiteau deliydi.
Check your answer with his.
begynn å lære
Cevabını onunki ile karşılaştır.
Christmas is December 25th.
begynn å lære
Noel 25 Aralıktadır.
Circumstances have changed.
begynn å lære
Şartlar değişti.
Classes begin next Tuesday.
begynn å lære
Dersler gelecek salı başlar.
Close the window, will you?
begynn å lære
Pencereyi kapatın, olur mu?
Come into the room at once.
begynn å lære
Derhal odaya gel.
Come over here and join us.
begynn å lære
Buraya gel ve bize katıl.
Come see me again tomorrow.
begynn å lære
Yarın beni tekrar görmeye gel.
Could I ask a favor of you?
begynn å lære
Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
Could I get your autograph?
begynn å lære
İmzanızı alabilir miyim?
Could I have a screwdriver?
begynn å lære
Bir tornavida alabilir miyim?
Could I have some more tea?
begynn å lære
Biraz daha çay alabilir miyim?
Could I make a reservation?
begynn å lære
Bir rezervasyon yaptırabilir miyim?
Could you give this to Tom?
begynn å lære
Bunu Tom'a veriri misin?
Could you keep this for me?
begynn å lære
Buna benim için bakar mısın?
Could you lend me the book?
begynn å lære
Bana kitabı ödünç verir misiniz?
Could you show me this bag?
begynn å lære
Bana bu çantayı gösterir misin?
Count from 10 down to zero.
begynn å lære
Ondan sıfıra kadar geri say.
Did he tell you what to do?
begynn å lære
O sana ne yapacağını söyledi mi.
Did she come here to relax?
begynn å lære
O dinlenmek için mi buraya geldi?
Did Tom used to play hooky?
begynn å lære
Tom okuldan kaçar mıydı?
Did you buy a nice bicycle?
begynn å lære
Güzel bir bisiklet aldın mı?
Did you call me up last night?
begynn å lære
Dün gece beni aradın mı?
Did you enjoy your holiday?
begynn å lære
Tatilin tadını çıkardın mı?
Did you forget to buy eggs?
begynn å lære
Yumurtaları satın almayı unuttun mu?
Did you go to see a doctor?
begynn å lære
Bir doktorla görüşecek misin?
Did you have a nice summer?
begynn å lære
Güzel bir yaz geçirdin mi?
Did you receive the letter?
begynn å lære
Mektubu aldın mı?
Did you request a new desk?
begynn å lære
Yeni bir masa istediniz mi?
Did you want anything else?
begynn å lære
Başka birşey istedin mi?
Did you watch TV yesterday?
begynn å lære
Dün televizyon izledin mi?
Did your mother make those?
begynn å lære
Annen onları yaptı mı?
Didn't you see the musical?
begynn å lære
Müzikali görmedin mi?
Do I have to change trains?
begynn å lære
Trenleri değiştirmek zorunda mıyım?
Do whatever you think is right.
begynn å lære
Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap.
Do you accept credit cards?
begynn å lære
Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?
Do you accept credit cards?
begynn å lære
Kredi kartları kabul ediyor musunuz?
Do you belong to any clubs?
begynn å lære
Herhangi bir kulübe üyemisin?
Do you charge for delivery?
begynn å lære
Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
Do you go to school by bus?
begynn å lære
Okula otobüsle gidiyor musunuz?
Do you have a cheaper room?
begynn å lære
Daha ucuz bir odanız var mı?
Do you have a smaller size?
begynn å lære
Daha küçük bir boyutu olan var mı?
Do you have an appointment?
begynn å lære
Randevun var mı?
Do you have any complaints?
begynn å lære
Hiç şikayetiniz var mı?
Do you have any light beer?
begynn å lære
Hiç hafif biran var mı?
Do you have much snow here?
begynn å lære
Burada çok fazla kar var mı?
Do you have to make dinner?
begynn å lære
Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın?
Do you hear from her often?
begynn å lære
Ondan sık sık haber alır mısın?
Do you know what day it is?
begynn å lære
Bugün hangi gün olduğunu biliyor musun?
Do you know where he lives?
begynn å lære
Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
Do you like Mozart's music?
begynn å lære
Mozart'ın müziğini sever misiniz?
Do you like playing sports?
begynn å lære
Spor yapmayı sever misiniz?
Do you often hear from him?
begynn å lære
Ondan sık sık haber alıyor musun?
Do you plan to go overseas?
begynn å lære
Yurtdışına gitmeyi düşünüyor musunuz?
Do you talk to your plants?
begynn å lære
Bitkilerinle konuşur musun?
Do you think fish can hear?
begynn å lære
Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?
Do you think I'm beautiful?
begynn å lære
Benim güzel olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm beautiful?
begynn å lære
Sizce ben güzel miyim?
Do you think it's my fault?
begynn å lære
Onun benim hatam olduğunu düşünüyor musunuz?
Do you think it's my fault?
begynn å lære
Sizce o benim hatam mı?
Do you think Tom is guilty?
begynn å lære
Tom'un suçlu olduğunu düşünüyor musun?
Doctors removed the bullet.
begynn å lære
Doktorlar kurşunu çıkardılar.
Does it hurt when you chew?
begynn å lære
Çiğnerken dişin ağrıyor mu?
Does she work in this city?
begynn å lære
O, bu şehirde çalışıyor mu?
Does Tom have a girlfriend?
begynn å lære
Tom'un bir kız arkadaşı var mı?
Don't believe what she says.
begynn å lære
Onun söylediğine inanma.
Don't buy things on credit.
begynn å lære
Eşyaları kredili almayın.
Don't cut down those trees.
begynn å lære
Bu ağaçları kesme.
Don't fail to call me back.
begynn å lære
Beni tekrar aramayı unutma.
Don't judge by appearances.
begynn å lære
Görünüşe göre yargılamayın.
Don't lose sleep over that.
begynn å lære
Onunla ilgili uykunu kaçırma.
Don't make fun of children.
begynn å lære
Çocuklarla alay etme.
Don't meddle in my affairs.
begynn å lære
İşlerime karışmayın.
Don't pay attention to him.
begynn å lære
Onu dinlemeyin.
Don't pick on younger kids.
begynn å lære
Daha genç çocuklarla uğraşmayın.
Don't point your gun at me.
begynn å lære
Silahını bana doğrultma.
Don't sit down on the sofa.
begynn å lære
Koltuğa oturma.
Don't spend too much money.
begynn å lære
Çok fazla para harcama.
Don't worry about the past.
begynn å lære
Geçmiş hakkında üzülme.
Dreams sometimes come true.
begynn å lære
Rüyalar bazen gerçek olur.
Drive with the utmost care.
begynn å lære
Son derece dikkatli sür.
Dry your face with a towel.
begynn å lære
Yüzünüzü bir havlu ile kurulayın.
Each of them has a bicycle.
begynn å lære
Onların her birinin bir bisikleti var.
Eat whatever food you like.
begynn å lære
İstediğin yiyeceği ye.
Eat whichever one you like.
begynn å lære
Hoşlandığın herhangi birini ye.
Eggs are sold by the dozen.
begynn å lære
Yumurtalar düzine ile satılırlar.
Electricity is very useful.
begynn å lære
Elektrik çok faydalıdır.
English is not easy for me.
begynn å lære
İngilizce benim için kolay değil.
English is not easy for us.
begynn å lære
İngilizce bizim için kolay değildir.
Eric is on our soccer team.
begynn å lære
Eric bizim futbol takımında.
Even a child can answer it.
begynn å lære
Bir çocuk bile ona cevap verebilir.
Even a child can read this.
begynn å lære
Bir çocuk bile bunu okuyabilir.
Everyone but Tom was there.
begynn å lære
Tom hariç herkes oradaydı.
Everyone except me knew it.
begynn å lære
Ben hariç herkes onu biliyordu.
Excuse me, but I feel sick.
begynn å lære
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
Few students knew his name.
begynn å lære
Birkaç öğrenci onun adını biliyordu.
Few visitors could see him.
begynn å lære
Az sayıda ziyaretçi onu görebildi.
Fill out this form, please.
begynn å lære
Bu formu doldurunuz, lütfen.
Fill the bottle with water.
begynn å lære
Şişeyi suyla doldur.
Fill the bucket with water.
begynn å lære
Kovayı su ile doldurun.
Five colonists were killed.
begynn å lære
Beş sömürgeci öldürüldü.
Flour is sold by the pound.
begynn å lære
Un paundla satılır.
Food is necessary for life.
begynn å lære
Yiyecek yaşam için gereklidir.
Fortunately, I was on time.
begynn å lære
Neyseki, zamanında oradaydım.
French is spoken in France.
begynn å lære
Fransızca Fransa'da konuşulur.
Friends do things together.
begynn å lære
Arkadaşlar şeyleri birlikte yaparlar.
Frogs are afraid of snakes.
begynn å lære
Kurbağalar yılanlardan korkarlar.
George works on a big farm.
begynn å lære
George büyük bir çiftlikte çalışır.
Get this stuff out of here.
begynn å lære
Bu şeyi buradan çıkarın.
Get up as early as you can.
begynn å lære
Kalkabildiğin kadar erken kalk.
Give it to anyone you like.
begynn å lære
Onu istediğin birine ver.
Give me $1.00 back, please.
begynn å lære
Bana bir dolar geri verin, lütfen.
Give me a light, would you?
begynn å lære
Bana bir ışık ver, lütfen.
Give me another cup of tea.
begynn å lære
Bana bir fincan daha çay verin.
Give me some water, please.
begynn å lære
Lütfen bana biraz su ver.
Give me something to drink.
begynn å lære
Bana içecek bir şey ver.
Give my shoes a good shine.
begynn å lære
Ayakkabılarımı iyice parlat.
Give my thanks to your son.
begynn å lære
Oğlunuza teşekkürlerimi iletin.
Giving up isn't the answer.
begynn å lære
Vazgeçmek cevap değildir.
Hamilton died the next day.
begynn å lære
Hamilton ertesi gün öldü.
Hang your coat on the hook.
begynn å lære
Ceketini askıya as.
Have a little of this cake.
begynn å lære
Pastadan bir parça al.
Have you ever been to Guam?
begynn å lære
Hiç Guam'a gittin mi?
Have you ever been to Kobe?
begynn å lære
Hiç Kobe'de bulundun mu?
Have you ever been to Nara?
begynn å lære
Hiç Nara'da bulundun mu?
Have you ever eaten turkey?
begynn å lære
Hiç hindi yedin mi?
Have you ever heard of him?
begynn å lære
Ondan hiç haber aldın mı?
Have you ever seen a panda?
begynn å lære
Hiç bir panda gördün mü?
Have you ever seen a whale?
begynn å lære
Hiç balina gördün mü?
Have you ever seen it hail?
begynn å lære
Hiç dolu yağdığını gördün mü?
Have you ever visited Rome?
begynn å lære
Roma'yı hiç ziyaret ettin mi?
Have you finished dressing?
begynn å lære
Giyinmeyi bitirdin mi?
Have you finished ordering?
begynn å lære
Siparişi bitirdin mi?
Have you read the book yet?
begynn å lære
Henüz kitabı okudun mu?
Have you read this article?
begynn å lære
Bu makaleyi okudun mu?
He accepted the nomination.
begynn å lære
O adaylığı kabul etti.
He advised me not to smoke.
begynn å lære
O, bana sigara içmememi tavsiye etti.
He also needs many workers.
begynn å lære
Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
He appealed to us for help.
begynn å lære
O yardım için bize başvurdu.
He appeared in many movies.
begynn å lære
O, pek çok filmde göründü.
He asked me for some money.
begynn å lære
O benden biraz para istedi.
He asked us what we wanted.
begynn å lære
O bize ne istediğimizi sordu.
He ate a box of chocolates.
begynn å lære
Bir kutu çikolata yedim.
He became a great musician.
begynn å lære
O büyük bir müzisyen oldu.
He became a nice young man.
begynn å lære
O, tatlı genç bir adam oldu.
He began to look for a job.
begynn å lære
O bir iş aramaya başladı.
He began to whistle a tune.
begynn å lære
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
He believes whatever I say.
begynn å lære
O, söylediğim her şeye inanır.
He bought his son a camera.
begynn å lære
O, oğluna bir kamera satın aldı.
He bought me a nice camera.
begynn å lære
O bana hoş bir kamera aldı.
He brought his lunch today.
begynn å lære
Bugün öğle yemeğini getirdi.
He built forty-eight forts.
begynn å lære
O, kırksekiz kale yaptı.
He calculated the expenses.
begynn å lære
O, giderleri hesapladı.
He came again after a week.
begynn å lære
Bir haftadan sonra o geri geldi.
He came from the Northeast.
begynn å lære
O, Kuzeydoğuluydu.
He can handle English well.
begynn å lære
O, İngilizcenin üstesinden iyi gelir.
He can read English easily.
begynn å lære
O kolayca İngilizce okuyabilir.
He can't swim like she can.
begynn å lære
O, onun yüzebildiği gibi yüzemez.
He carved designs in ivory.
begynn å lære
O, fildişi tasarımlar oydu.
He carved me a wooden doll.
begynn å lære
Bana tahtadan bir oyuncak bebek oydu.
He comes here once a month.
begynn å lære
O ayda bir kez buraya gelir.
He comes here twice a week.
begynn å lære
O, haftada iki kez buraya gelir.
He comes round once a week.
begynn å lære
O, haftada bir kez uğrar.
He could get no more money.
begynn å lære
O, artık para alamadı.
He could not go to college.
begynn å lære
O, üniversiteye gidemedi.
He cut off a slice of meat.
begynn å lære
O, bir dilim et kesti.
He dashed out of the store.
begynn å lære
O, dükkandan dışarı fırladı.
He decided to go to France.
begynn å lære
Fransa'ya gitmeye karar verdi.
She decided to have the operation.
begynn å lære
Ameliyat edilmeye karar verdi.
He decided to quit smoking.
begynn å lære
Sigarayı bırakmaya karar verdi.
He decided to sell the car.
begynn å lære
Arabayı satmaya karar verdi.
He decided to study harder.
begynn å lære
O daha çok çalışmaya karar verdi.
He deserves the punishment.
begynn å lære
O, cezayı hak ediyor.
He did his best to the end.
begynn å lære
O sonuna kadar elinden geleni yaptı.
He did not put up his hand.
begynn å lære
O, elini havaya kaldırmadı.
He did the work on his own.
begynn å lære
O, işi kendi başına yaptı.
He did well for a beginner.
begynn å lære
O, bir acemi için iyi yaptı.
He didn't do it on purpose.
begynn å lære
O onu kasıtlı yapmadı.
He didn't give up the plan.
begynn å lære
O, plandan vazgeçmedi.
He didn't mean to hurt you.
begynn å lære
O seni incitmek istemiyordu.
He died an unnatural death.
begynn å lære
O doğal olmayan bir ölümle öldü.
He does not live in Sendai.
begynn å lære
O, Sendai'de yaşamıyor.
He doesn't read many books.
begynn å lære
O, çok sayıda kitap okumaz.
He doesn't watch television at all.
begynn å lære
O, hiç televizyon izlemez.
He drank a shot of whiskey.
begynn å lære
O biraz viski içti.
He drove down to the hotel.
begynn å lære
O, araba ile otele doğru gitti.
He enjoys eating ice cream.
begynn å lære
O dondurma yemekten hoşlanır.
He failed to take the exam.
begynn å lære
Sınava giremedi.
He failed to wake Harry up.
begynn å lære
O Harry'yi kaldırmada başarısız oldu.
He fell asleep immediately.
begynn å lære
O derhal uyudu.
He felt a pain in his back.
begynn å lære
O, sırtında bir ağrı hissetti.
He felt utterly humiliated.
begynn å lære
O, tamamen aşağılanmış hissetti.
He forgot to lock the door.
begynn å lære
O, kapıyı kilitlemeyi unuttu.
He gave away all his money.
begynn å lære
O, tüm parasını bağışladı.
He gave her a nice present.
begynn å lære
Ona güzel bir hediye verdi.
He gave her her first kiss.
begynn å lære
O ona ilk öpücüğünü verdi.
He glanced at her name tag.
begynn å lære
O, onun yaka kartına baktı.
He got a nice job recently.
begynn å lære
O son zamanlarda hoş bir iş buldu.
He got home at seven sharp.
begynn å lære
O, saat tam yedide eve geldi.
He got ready for departure.
begynn å lære
O, kalkış için hazırlandı.
He got the car for nothing.
begynn å lære
O, arabayı boşuna aldı.
He got the lady some water.
begynn å lære
O, bayana bir bardak su getirdi.
He got to London yesterday.
begynn å lære
O, dün Londra'ya vardı.
He got up at five as usual.
begynn å lære
O, her zamanki gibi saat beşte kalktı.
He greeted me with a smile.
begynn å lære
O bir tebessümle beni selamladı.
She greeted me with a smile.
begynn å lære
O, beni tebessümle selamladı.
He grew a variety of crops.
begynn å lære
O, çeşitli ekinler büyüttü.
He had a bitter experience.
begynn å lære
Onun acı bir deneyimi oldu.
He had a lot of work to do.
begynn å lære
Onun yapacak çok işi vardı.
He had an accident at work.
begynn å lære
O iş yerinde bir kaza geçirdi.
He had breakfast all alone.
begynn å lære
O yalnız başına kahvaltı yaptı.
He had long hair last year.
begynn å lære
Geçen yıl o uzun saça sahipti.
He had no house to live in.
begynn å lære
Onun yaşamak için bir evi yoktu.
He had the room to himself.
begynn å lære
O, odayı kendine aldı.
He had to find another way.
begynn å lære
O, başka bir yol bulmak zorundaydı.
He has a family to support.
begynn å lære
Onun destekleyecek bir ailesi var.
He has a lot of confidence.
begynn å lære
Onun oldukça fazla kendine güveni var.
He has already gone to bed.
begynn å lære
O, zaten yatmaya gitti.
He has an eye for antiques.
begynn å lære
Onun antikalarda gözü var.
He has an interesting book.
begynn å lære
Onun ilginç bir kitabı var.
He has any number of books.
begynn å lære
Onun çok sayıda kitabı vardır.
He has been busy this week.
begynn å lære
O, bu hafta meşguldü.
He has been gaining weight.
begynn å lære
O kilo almaktadır.
He has been to many places.
begynn å lære
O birçok yerde bulunmuştur.
He has begun on a new book.
begynn å lære
O, yeni bir kitap üzerinde başladı.
He has gone out for a walk.
begynn å lære
O bir yürüyüş için dışarı çıktı.
He has gone to Switzerland.
begynn å lære
O, İsviçre'ye gitti.
He has her under his thumb.
begynn å lære
O, onun kontrolü altında.
He has no redeeming traits.
begynn å lære
Onun kurtarıcı özelliği yok.
He has no room to study in.
begynn å lære
Onun çalışacak bir yeri yok.
He has quite a few friends.
begynn å lære
Onun pek çok arkadaşı var.
He has quite a few records.
begynn å lære
Onun epeyce rekoru var.
He has set off for America.
begynn å lære
O, Amerika'ya yola çıktı.
He has three older sisters.
begynn å lære
Onun üç ablası var.
He has to repair the clock.
begynn å lære
O, saati onarmak zorundadır.
He has too many wild ideas.
begynn å lære
Onun pek çok vahşi fikirleri vardır.
He hates cleaning his room.
begynn å lære
O, odasını temizlemekten nefret ediyor.
He held a pen in his hands.
begynn å lære
O, elinde bir kalem tutuyor.
He held out his hand to me.
begynn å lære
O, elini bana uzattı.
He hit a ball with the bat.
begynn å lære
O, beyzbol sopasıyla topa vurdu.
He hung his coat on a hook.
begynn å lære
O, ceketini bir askıya astı.
He invited me to his house.
begynn å lære
O, beni evine davet etti.
He invited me to the party.
begynn å lære
O beni partiye davet etti.
He is a cheerful young man.
begynn å lære
O neşeli bir genç insan.
He is a considerate father.
begynn å lære
O, düşünceli bir babadır.
He is a good husband to me.
begynn å lære
O bana karşı iyi bir koca.
He is a good tennis player.
begynn å lære
O iyi bir tenis oyuncusu.
He is a handsome young man.
begynn å lære
O, yakışıklı bir genç adamdır.
He is a jack-of-all-trades.
begynn å lære
O, on parmağında on marifet olan bir kimsedir.
He is a really good worker.
begynn å lære
O, gerçekten iyi bir işçidir.
He is a teacher of English.
begynn å lære
O bir İngilizce öğretmenidir.
He is a very decent fellow.
begynn å lære
O, çok hoşgörülü bir adamdır.
He is absorbed in his work.
begynn å lære
O tüm dikkatini işine vermiş.
He is afraid of his father.
begynn å lære
O, babasından korkar.
He is always full of ideas.
begynn å lære
O, her zaman fikirlerle dolu.
He is always up to no good.
begynn å lære
O, her zaman bir fırıldak çevirir.
He is an expert at fishing.
begynn å lære
O, balık tutmada uzmandır.
He is as talkative as ever.
begynn å lære
O, her zamanki kadar geveze.
He is as tall as my father.
begynn å lære
O, benim babam kadar uzundur.
He is careless about money.
begynn å lære
O, para hakkında dikkatsiz.
He is crazy about baseball.
begynn å lære
O beyzbolu çok fazla seviyor.
He is doing fine in school.
begynn å lære
O okulda iyi yapıyor.
He is eager to go to China.
begynn å lære
O, Çin'e gitmek için istekli.
He is employed on the farm.
begynn å lære
Ona çiftlikte iş verilmektedir.
He is far from being happy.
begynn å lære
O, mutlu olmaktan uzaktır.
He is going to the concert.
begynn å lære
O konsere gidiyor.
He is good at flying kites.
begynn å lære
O, uçurtmaları uçurmada iyidir.
He is good at fund raising.
begynn å lære
O, fon sağlamada iyidir.
He is hunted by the police.
begynn å lære
O, polis tarafından avlandı.
He is looking forward to seeing you.
begynn å lære
O seni görmek için sabırsızlanıyor.
He is in front of the door.
begynn å lære
O kapının önünde.
He is in the prime of life.
begynn å lære
O, hayatının baharında.
He is just an ordinary man.
begynn å lære
O sadece sıradan bir insan.
He is like a brother to me.
begynn å lære
O, benim için bir kardeş gibidir.
He is mentally handicapped.
begynn å lære
O, zihinsel engelli.
He is not guilty of murder.
begynn å lære
O, cinayetten suçlu değildir.
He is now staying in Paris.
begynn å lære
O, şimdi Paris'te kalıyor.
He is really in good shape.
begynn å lære
O gerçekten iyi durumda.
He is said to be very poor.
begynn å lære
Onun çok fakir söyleniliyor.
He is standing on the hill.
begynn å lære
O, tepede duruyor.
He is still full of energy.
begynn å lære
O hala enerji dolu.
He is studying agriculture.
begynn å lære
O, tarım eğitimi görmektedir.
He is studying at his desk.
begynn å lære
O, masasında çalışıyor.
He is sure to win the game.
begynn å lære
O, oyunu kazanacağından emin.
He is swimming in the pool.
begynn å lære
O havuzda yüzüyor.
He is the talk of the town.
begynn å lære
O, kasabanın gündemindedir.
He is too proud to give up.
begynn å lære
O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.
He is very a dangerous man.
begynn å lære
O, çok tehlikeli bir adam.
He is very friendly to her.
begynn å lære
O, ona karşı çok samimi.
He is wanted by the police.
begynn å lære
O, polis tarafından aranıyor.
He isn't able to buy a car.
begynn å lære
O bir araba alamaz.
He joined the English club.
begynn å lære
O, İngilizce kulübüne katıldı.
He kept silent for a while.
begynn å lære
Bir müddet sessiz kaldı.
He kept silent for a while.
begynn å lære
Bir süre sessiz kaldı.
She kissed him on the cheek.
begynn å lære
O, onu yanağından öptü.
He knows Mr. Davidson well.
begynn å lære
O, Bay Davidson'u iyi tanır.
He leaned against the wall.
begynn å lære
O, duvara dayandı.
He leaves for Tokyo at ten.
begynn å lære
O saat onda Tokyo'ya hareket eder.
He left after he had lunch.
begynn å lære
Öğle yemeği yedikten sonra gitti.
He left for America by air.
begynn å lære
O hava yoluyla Amerikaya gitti.
He let me stay for a night.
begynn å lære
O, benim bir gece kalmama izin verdi.
He likes English very much.
begynn å lære
O, İngilizceyi çok seviyor.
He likes jazz, and so do I.
begynn å lære
O jazz sever, ve ben de öyle.
He lived in a town near by.
begynn å lære
O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.
He lived next to his uncle.
begynn å lære
O amcasına bitişik yaşadı.
He lived to a ripe old age.
begynn å lære
Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
He looks as if he were ill.
begynn å lære
O hastaymış gibi görünüyor.
He looks like your brother.
begynn å lære
O, erkek kardeşine benziyor.
She looks young for her age.
begynn å lære
O, yaşına göre genç görünüyor.
He loses his temper easily.
begynn å lære
O kolayca kontrolünü kaybeder.
He lost his temper with me.
begynn å lære
O bana öfkelendi.
He made a journey to Paris.
begynn å lære
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
He made her clean the room.
begynn å lære
O, ona odayı temizletti.
He made me a box yesterday.
begynn å lære
O bana dün bir kutu yaptı.
He made me happy yesterday.
begynn å lære
O dün beni mutlu etti.
He made the children laugh.
begynn å lære
O, çocukları güldürdü.
He made up for the deficit.
begynn å lære
O, zararı telafi etti.
He made up the whole story.
begynn å lære
O, bütün hikayeyi uydurdu.
He married a Canadian girl.
begynn å lære
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
He may come, or he may not.
begynn å lære
O gelebilir yada gelmeyebilir.
He may have left for Kyoto.
begynn å lære
O, Kyotoya hareket etmiş olabilir.
He may have missed the bus.
begynn å lære
O, otobüsü kaçırmış olabilir.
He might have lost his way.
begynn å lære
O, yolunu kaybetmiş olabilir.
He motioned me to stand up.
begynn å lære
O, ayağa kalkmam için eli ile işaret etti.
He occasionally visited me.
begynn å lære
O, zaman zaman beni ziyaret etti.
He played golf last Sunday.
begynn å lære
O, geçen Pazar günü golf oynadı.
He played tennis yesterday.
begynn å lære
O, dün tenis oynadı.
He plays golf every Sunday.
begynn å lære
O, her Pazar golf oynar.
He pressed the brake pedal.
begynn å lære
O, fren pedaline bastı.
He proofread my manuscript.
begynn å lære
O benim yazımı düzeltti.
He provided them with food.
begynn å lære
O, onlara yiyecek sağladı.
He put live bait on a hook.
begynn å lære
O, oltaya canlı yem taktı.
He put the key in the lock.
begynn å lære
O kilidi anahtara soktu.
He ran as fast as he could.
begynn å lære
O elinden geldiğince hızlı koştu.
He ran away with the money.
begynn å lære
O para ile kaçtı.
He reads a novel every day.
begynn å lære
O, her gün bir roman okur.
He refuses to listen to me.
begynn å lære
O, beni dinlemeyi reddediyor.
He said he could swim well.
begynn å lære
O iyi yüzebileceğini söyledi.
He said that he was hungry.
begynn å lære
O, aç olduğunu söyledi.
He saved a hundred dollars.
begynn å lære
O, yüz dolar tasarruf yaptı.
He saw a dog near the door.
begynn å lære
O, kapının yanında bir köpek gördü.
He saw the picture clearly.
begynn å lære
O, resmi açıkça gördü.
He seemed to have been ill.
begynn å lære
O, hasta olmuş görünüyordu.
He seems to be very sleepy.
begynn å lære
O, çok uykulu gibi görünüyor.
He seems to have been rich.
begynn å lære
O zengin olmuş gibi görünüyor.
He sent me a birthday card.
begynn å lære
O bana bir doğum günü kartı gönderdi.
He should be put in prison.
begynn å lære
O ceza evine konulmalıdır.
He showed us some pictures.
begynn å lære
Bize birkaç resim gösterdi.
He slipped and nearly fell.
begynn å lære
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
She smiled and said goodbye.
begynn å lære
O, gülümsedi ve hoşçakal dedi.
He solved all the problems.
begynn å lære
O bütün problemleri çözdü.
He speaks English a little.
begynn å lære
O, biraz İngilizce konuşur.
He speaks English fluently.
begynn å lære
O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.
He started washing his car.
begynn å lære
O, arabasını yıkamaya başladı.
He stayed here for a while.
begynn å lære
O, bir süre burada kaldı.
He stays in touch with her.
begynn å lære
O, onunla temasını sürdürdü.
He stood there for a while.
begynn å lære
O, bir süre orada durdu.
He stopped talking to them.
begynn å lære
O, onlarla konuşmayı kesti.
He stopped to talk to them.
begynn å lære
O onlarla konuşmak için durdu.
He studied English history.
begynn å lære
O İngiliz tarihi okudu.
He succeeded to his estate.
begynn å lære
O, mülküne varis olarak sahip oldu.
He told me all the details.
begynn å lære
O, bana tüm detayları anlattı.
He told me to wash my face.
begynn å lære
O, bana yüzümü yıkamamı söyledi.
He told me when to say yes.
begynn å lære
O, bana ne zaman evet diyeceğimi öğretti.
He told us to come on time.
begynn å lære
Zamanında gelmemizi söyledi.
He took us back in his car.
begynn å lære
O bizi arabasına geri aldı.
He turned pale with fright.
begynn å lære
Onun korkudan benzi attı.
He turned up an hour later.
begynn å lære
O, bir saat sonra geldi.
He understands the problem.
begynn å lære
O, sorunu anlıyor.
He used me as a guinea pig.
begynn å lære
O beni bir kobay gibi kullandı.
He used to go out at night.
begynn å lære
O, gece dışarı çıkardı.

Du må logge inn for å legge inn en kommentar.